FATMA ZEHRA AKYİĞİT

Bazı güzel insanların, benim onlara verdiğim kadar kendilerine değer vermediklerini görüyorum. Onları değerli olduklarına ikna etmek çok zormuş bunu anladım. Tıpkı benim kendime değerli olduğumu ispatlayamamam gibi. (Yoksa aynaya mı bakıyorum?)

Bir parantez arası:
(Belki de “nefsini aciz bilmek” meselesini fazlasıyla yanlış anladım. Bu, Allah’ın verdiği varlık ve insan olmaklık nimetini hiçe saymak ve elinin tersiyle itmek anlamına gelmiyor olsa gerek. “Hiçlik” ten maksat daha ulvi bir şey olmalı.) 

Olması gereken; iyiliklerimi, yeteneklerimi, başarılarımı, güzel duygularımı, dualarımı, bilgilerimi, hayallerimi vs. olumsuzlayıp bir köşeye atmak ve nefsime ne kadar kötü olduğumu söylemek değildi bence. Hali hazırda Allah bu nimetleri lütfetmişken bütün bunları istediğinde geri alabilecek olan Allah’a şükretmem gerekirken… Şimdilerde böyle düşünmeye başladım. Kendin olmaklık ve terbiye edilmesi gereken nefse sahip olmaklık başka şeyler.

Peki zaman zaman hissettiğimiz değersizliğin, yetersizliğin sebeplerinden biri de yanlış anladığımız dini sözler olabilir mi? Bu zamana kadar okuduğum, dinlediğim bütün dini literatürü sil baştan hatmetmeye ve yeniden anlamaya karar verdim. Bunlara yenilerini de ekleyeceğim, eksiklerimi tamamlama yolunda yolculukta olacağım inşallah. (Daha birçok sorum var bununla alakalı! Konuşuruz yeri geldikçe.).

Herkesi kendisi olarak kabul etmek istiyorum. Kendimi de… Kimseyi benim gibi olmaya veya bir idol gibi olmaya zorlamayacağım. Kendimi de öyle. Eğer biri gibi olmayı istiyorsam, bunu, Allah benim için dilediğinden ve kendim de Allah’ın bana dilediği şeyden razı olduğum için, istediğimden yapacağım. Yahut da Allah O’na kıymet verdiği için, beni de O’na seçtiği için, beni O’na razı ettiği için, O’nun benden razı olmasını dilediğim için… Mecbur olduğum için değil yani. İnsanların da kim olmak istediklerine dair kendi seçimlerine saygı duymak istiyorum. Bu demek değil ki iyiliği emredip kötülükten sakındırmayacağım bilakis, Allah’a inanan hiç kimseden (bildiğim kadarıyla) doğru olanı saklamayacağım. Farklı olarak, bunu yaparken insanların doğru olanı özgür iradeleriyle sevmelerine ve istemelerine müsaade edeceğim. Israr etmeyeceğim. Çünkü herkes için doğruya giden yol farklı olabilir. Bazılarımız öğretmenin gösterdiği formülle buluruz bazılarımız zihinden hesaplarız bazılarımız doksan dokuzuncu defa yanlış yaptıktan sonra buluruz sonucu. Henüz sonuca varamamışlardan biri olarak, gönüllü olduğum bir yol bu. BİRLİK’ te aramak….

Yalnız, tek bildiğim, her birimizin de adımlarımızı bizden önce Allah’ın dilediği. Bizim de küçücük irademizle, yumruk kadar kalbimizle, dağları delecek derece sivri sandığımız aklımızla, kocaman hikmetler dolu sınavlardan geçtiğimiz. Geçtiğimiz yahut kaldığımız… Her ne kadar zaman zaman zorlanıyor olsak da, Allah’ın bize şah damarımızdan yakın olduğu… Onun öylesine merhametli ve affedici olduğu… Biricik yardımcımız olduğu, sınırsız bir güvenle inanılmaya ve ibadet edilmeye layık olduğu… O’ndan gelen her şeyin de bütün varlığımızla razı olunmaya değer olduğu….

Biliyor musunuz, her birimiz, en azından “insan” olduğumuz için çok değerliyiz. İnsanları sevin, insanlara değerli olduklarını hissettirin, insanlara saygı duyun, insanları oldukları gibi kabul edin, insanları hoşgörün. Şunu da hep hatırlayın olur mu; biz INSANIZ. Ve (Allah’a inananlar için söylüyorum) bizler KULUZ. İşte bu yüzden Allah’ın yüceliğinin yanında birer HIÇ’ iz ve yarattıkları arasında Eşref-i mahlukatız, DEĞERLİYİZ. 

5 HAZİRAN 2020


“DEĞİŞİR İNSAN ZAMAN VE MEKAN 6” için bir cevap

  1. FATMA ZEHRA AKYİĞİT Avatar
    FATMA ZEHRA AKYİĞİT

    Yoksa aynaya mı bakıyorum?

    Sana sadece bir gülücük bırakıyorum FeZA 🙂

    Beğen

Yorum bırakın

BİŞNEV DERGİ sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et